Zeka, değişik kitaplarda ve değişik kaynaklarda değişik şekillerde tarif edilmektedir. Pratik olarak yeni bir durumla karşılaşıldığında yeni uygun yanıtlar gösterebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Zeka ile bilişsel fonksiyonlar arasında paralellik vardır. Zeka gelişimi bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde önemli değişiklikler geçirerek devam eden önemli bir süreçtir. Çocuğun 5 yaşından sonraki zeka gelişim süreci erişkin dönemler için önemli bir gösterge iken 5 yaşından öncesi erişkin dönem için kriter sayılmaz. Zeka seviyesi için kullanılan terim IQ zeka bölümü olarak bilinen iki kelimenin (Intellicence Quontient) baş harfleridir. Ve zeka ölçümü için değişik testler kullanılmaktadır. Sonuçta çıkan değerler kişinin zeka seviyesini gösterir.
IQ kaç olmalıdır?
Zeka geriliği dendiğinde bilişsel yetilerin tümünü etkileyecek şekilde zeka gelişiminin geri ve yavaş olması ile karakterize bir tablodur. Bir kişiye zeka gerisi diyebilmek için IQ katsayısının 70 in altında olması ve günlük yaşamında işlevselliğinin bozulmuş olması gerekir. Hafif derecede zeka geriliklerinin toplumda görülme oranı % 2-3 iken orta ve ağır derecedekilerin oranı % 0,3 tür. Zeka geriliğinin nedenleri
Zeka geriliği nedenleri arsında en sık olarak kromozomal anormallikler suçlanmaktadır (% 40). Bunun yanında sebebi açıklanamayan zeka gerilikleri ve genetik nedenli zeka gerilikleri de vardır. Ayrıca doğum sırasındaki bazı travmalar ve doğumun uzun sürmesi gibi nedenlerde zeka geriliğinde neden olarak suçlanmaktadır. Zeka geriliğinin en önemli belirtisi kişini yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesidir. Ayrıca kas kontrolü yani motor gelişimi dili(lisanı) kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından geridir. Ayrıca bazı zeka gerisi kişiler ciddi akıl hastalıkları gibi belirtilerle karşımıza çıkabilir.
Zeka geriliklerinin tanınmasının önemi gerekli eğitimle bu kişilerin topluma ve ailesine kazandırılmalarının mümkün olmasıdır. Bu nedenle ciddi düzelmeleri tedavi ile sağlamak çoğunlukla mümkün olmasa da bu işlevselliği sağlamak ailenin ve toplumun yükünü ciddi manada azaltacaktır.
Zeka geriliğinin yaygınlığı
Türkiye`de zeka geriliğinin görülme sıklığı ya da yaygınlığına ilişkin yapılmış bir çalışma bulunmamaktadır. Bununla birlikte diğer ülkelerde yapılmış ve alan yazında yer alan çalışmalar temel alınarak bazı tahminlerde bulunulabilir. Tartışma konusu, Türkiye`deki oranın bu çalışmalarda elde edilen oranlardan daha düşük ya da yüksek olup olmadığıdır. Çalışma yarım kaldı
Kuşkusuz bir ülkedeki gerçek zeka geriliği oranlarının bilinmesi ya da bu konuda geçerliği yüksek tahminlerde bulunulması, gerekli sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerin planlanmasında ve sunulmasında önemli olmaktadır. Nitekim bu konuda resmi ve özel nitelikte bazı girişimlerde bulunulmuş, bazı çalışmalar başlatılmıştır. Ancak bu girişim ya da çalışmalar başlangıç aşamasında kalmıştır. Çünkü örneklem gruplarının oluşturulmasından, tarama ve adlandırma süreçlerinin kararlaştırılmasına değin bir çok teknik problemle karşılaşılmıştır. Peki ne yapmak gerekir?
Türkiye`de zeka geriliği olan bireylere yönelik hizmetlerin son derecede yetersiz olmasının nedeni, bunların sayılarının bilinmemesi değildir. Konunun temelinde sosyopolitik etmenler yer almaktadır. Türkiye`de zeka geriliğinin yaygınlığını uzun dönemde dahi belirleyebilmek mümkün gözükmemektedir. Bu durumda en akılcı yaklaşım, başka ülkelerde yapılan çalışma sonuçlarını dikkate alarak hizmetlerdeki nicel eksiklikleri belirlemek ve buna göre gerekli önlemleri almak olmaktadır. Zeka geriliğinde dezavantajlarımız
Tartışma konusu, Türkiye`deki oranın bu çalışmalarda elde edilen oranlardan daha düşük ya da yüksek olup olmadığıdır. Türkiye`de sağlık hizmetlerinin yeterince yaygın olmadığı ve sağlanan sağlık hizmetlerinin niteliğinin yetersiz olduğu düşünüldüğünde oranların daha yüksek olması beklenebilir. Çünkü bir çok zeka geriliği durumu, özellikle doğum öncesinde sağlanan uygun sağlık hizmetleri ile önlenebilmektedir. Bunun yanı sıra ebeveynlerin eğitim düzeylerinin batı toplumlarına göre daha düşük olması, buna karşın çocuk sayısının fazla olması, çocuk yetiştirmedeki yetersizlikler, akraba evliliklerinin yaygın olması, oranları yükseltici etmenler olarak görülmektedir. Bu dezavantajlara karşın, özellikle kadın nüfusunda sigara, alkol ve ilaç bağımlılığı gibi alışkanlıkların en azından batı toplumlarına göre yaygın olmaması, oranları aşağıya çeken bir etmen olarak değerlendirilebilir Yiyecekler ve ruh sağlığı
- Sinirliyseniz
Nedeni: Demir eksikliği, kansızlık ve düşük kan şekeri.
Kaçınmanız Gerekenler: Çikolata , çay, kahve , kola, bisküvi ve kekler.
Yemeniz Gerekenler: Yumurta, ekmek, lifli yeşillikler, fıstık, kuru kayısı, limon, havuç ve kepekli pirinç.
- Ağlamaklıysanız
Nedeni: Depresyonla bağlantılı olabilir.
Kaçınmanız Gerekenler: Çay, kahve, bağımlılık yapan yiyecekler, un , şeker gibi rafine karbonatlar.
Yemeniz Gerekenler: Yumurta, fındık, lifli yeşil sebzeler, süt, peynir, balık.
- Unutkansanız
Nedeni: Hafıza ve konsantrasyon için vazgeçilmez bir mineral olan çinko eksikliği.
Kaçınmanız Gerekenler: Hazır yiyecekler.
Yemeniz Gerekenler: Deniz ürünleri, fasulye, çekirdek ve kabak.
- Saldırgansanız
Nedeni: Çok fazla şeker tüketimi ve kandaki şeker seviyesini ayarlayan kromyum eksikliği.
Kaçınmanız Gerekenler: Ekmek, kekler, bisküviler, şeker, çay ve kahve.
Yemeniz Gerekenler: Meyve ve sebze, kepek ekmeği, mısır gevreği.
- Bunalmış Hissediyorsanız
Nedeni: B vitamini,demir ve çinko eksikliği.
Kaçınmanız gerekenler: Şekerli gıdalar, kahve ve akşamları ağır yemekler. Yemeniz Gerekenler: Ekmek ve makarna gibi karbonhidratlar, kuru meyve, karaciğer, muz, balık, et.